Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, kanser hastalığının yüzde 5 ila 10’unun “ailesel kalıtım” kaynaklı olduğunu belirterek, ailesinde kanser öyküsü olanların mutlaka test yaptırması gerektiğini söyledi.
4 Şubat Dünya Kanser Günü öncesinde uzmanlardan da kansere yönelik uyarılar gelmeye başladı. Genetik Tanı Merkezi’nden Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, kanserle ilgili önemli bilgiler verdi.Kanserin, hücre içindeki genlerin henüz net bilinemeyen nedenlerle değişmesi sonucu oluştuğunu ve bu nedenle genetik hastalık olarak tanımlandığını söyleyen Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, "Kanser genetik bir hastalık olarak tanımlansa da çok az bir bölümü ailesel kalıtım şeklinde gelişir. Bu grubun taramasını önceden yapmak mümkün. Tüm kanserlerin yüzde 5 ila 10 kadarını oluşturan bu ailesel grup için kansere yatkınlığı araştırmak mümkün. Kişinin ailesindeki kanserlerin kalıtsal olup olmadığını öğrenebilmesi bunlara yönelik genetik inceleme yaptırması yatkınlığını tespit etmesi tabi ki mümkün" dedi.
“TEST YAPTIRMADAN ÖNCE DANIŞILMASI GEREKİYOR”
Kanser genetik yatkınlık testi hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, "Testi yaptırmadan önce kişilerin bir tıbbi genetik uzmanına danışması gerekiyor. Çünkü 'Ben kansere yatkınlığımı öğrenmek istiyorum' diyen herkese bu test yapılmıyor. Öncelikle ailede birden fazla kişide ve çoğunlukla aynı tür kanserin görülmesi gerekiyor. Bunların dışında ailede erken yaşlarda kanser hikâyesinin olması da önemli başka bir nokta. Bu nedenle akılda bir soru ya da şüphe varsa mutlaka bir tıbbi genetik uzmanına başvurulmalı ve genetik danışma alınmalı. Örneğin meme kanseri için konuşursak, bize başvuran kişinin annesi 30'lu yaşlarında bu hastalığa yakalanmış yani beklenenden erken bir yaşta hastalıkla tanışması bile kanserin ailesel olduğuna dair işaret verebiliyor. Böyle bir durumda eğer kanser tanısı almış kişi hayatta ise öncelikle onun incelenmesi gerekir. Daha sonra riskli olan kişilerde bulduğumuz genetik değişime bakıyoruz. Her bireyin, ailenin riski birbirinden farklı oluyor. Bu risklere göre kişiye verdiğimiz öneriler de farklılaşıyor" ifadelerini kullandı.
Ailesinde bu hastalığı olanlar dikkat! Türk doçent 'testi kesin yaptırın' dedi.
Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, kanser hastalığının yüzde 5 ila 10’unun “ailesel kalıtım” kaynaklı olduğunu belirterek, ailesinde kanser öyküsü olanların mutlaka test yaptırması gerektiğini söyledi.
4 Şubat Dünya Kanser Günü öncesinde uzmanlardan da kansere yönelik uyarılar gelmeye başladı. Genetik Tanı Merkezi’nden Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, kanserle ilgili önemli bilgiler verdi.Kanserin, hücre içindeki genlerin henüz net bilinemeyen nedenlerle değişmesi sonucu oluştuğunu ve bu nedenle genetik hastalık olarak tanımlandığını söyleyen Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, "Kanser genetik bir hastalık olarak tanımlansa da çok az bir bölümü ailesel kalıtım şeklinde gelişir. Bu grubun taramasını önceden yapmak mümkün. Tüm kanserlerin yüzde 5 ila 10 kadarını oluşturan bu ailesel grup için kansere yatkınlığı araştırmak mümkün. Kişinin ailesindeki kanserlerin kalıtsal olup olmadığını öğrenebilmesi bunlara yönelik genetik inceleme yaptırması yatkınlığını tespit etmesi tabi ki mümkün" dedi.
“TEST YAPTIRMADAN ÖNCE DANIŞILMASI GEREKİYOR”
Kanser genetik yatkınlık testi hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, "Testi yaptırmadan önce kişilerin bir tıbbi genetik uzmanına danışması gerekiyor. Çünkü 'Ben kansere yatkınlığımı öğrenmek istiyorum' diyen herkese bu test yapılmıyor. Öncelikle ailede birden fazla kişide ve çoğunlukla aynı tür kanserin görülmesi gerekiyor. Bunların dışında ailede erken yaşlarda kanser hikâyesinin olması da önemli başka bir nokta. Bu nedenle akılda bir soru ya da şüphe varsa mutlaka bir tıbbi genetik uzmanına başvurulmalı ve genetik danışma alınmalı. Örneğin meme kanseri için konuşursak, bize başvuran kişinin annesi 30'lu yaşlarında bu hastalığa yakalanmış yani beklenenden erken bir yaşta hastalıkla tanışması bile kanserin ailesel olduğuna dair işaret verebiliyor. Böyle bir durumda eğer kanser tanısı almış kişi hayatta ise öncelikle onun incelenmesi gerekir. Daha sonra riskli olan kişilerde bulduğumuz genetik değişime bakıyoruz. Her bireyin, ailenin riski birbirinden farklı oluyor. Bu risklere göre kişiye verdiğimiz öneriler de farklılaşıyor" ifadelerini kullandı.BAŞINIZA GELİRSE BUNLARI YAPINGenetik bozukluk taşıyan her kişinin ömrünün bir döneminde kanser olacağı yönünde kesin bir yargı olmadığına da dikkat çeken Doç. Dr. Ayşegül Kuşkucu, şunları söyledi:"Ancak bu kişilerin topluma oranla daha yüksek risk altında oldukları bilinen bir gerçek. O noktada çok az kanser türünde koruyucu cerrahi uygulanabiliyor. Örneğin ailesel meme kanserlerinde eğer risk yüksek, ailede olgu çok ve bireyin kanser olma ihtimali yüzde 80'in üzerindeyse o zaman koruyucu cerrahi önerilebiliyor. Bunun için oluşturulan tıbbi onkologlar, genel cerrahlar, radyasyon onkologları, kadın doğum uzmanları, iç hastalıkları uzmanları, nükleer tıp uzmanları, radyoloji uzmanları, radyasyon onkologları ve tıbbi genetik uzmanlarından oluşan multidisipliner konsey risk taşıyan kişiyle konuşuyor birlikte karar veriliyor."
“KANSERİ ERKEN DÖNEMDE TESPİT EDEBİLİRİZ"
Her ailesel kanser için koruyucu ya da önleyici tedavinin bulunmadığını vatandaşlarımıza aktararak böyle durumlarda alınabilecek önlemlerle ilgili ise şunları söyleyebiliriz. Yine meme kanseri için konuşursak, 20’li yaşlardaki genç bir kadının meme-yumurtalık kanseri için genetik yatkınlığı belirlenmiş ancak koruyucu cerrahi önerilmemiş veya istenmemişse takipleri normal kişilere göre daha sık ve daha farklı yöntemlerle yapılır. Örneğin mamografi yerine MR görüntüleme ile takip yapılır. Yine bu takiplerin planlanması konsey önerilerine göre şekillenir. Böylece oluşacaksa da kanseri çok erken dönemlerinde tespit edebiliriz"