Bolu'da babasının yanında küçüklükten beri ticaret hayatında olan 56 yaşındaki İlyas Çamurcuoğlu, yurt içi ve yurt dışından topladığı yılan, timsah ve tay derisi gibi yaklaşık çeyrek asırlık özel ayakkabılarla koleksiyon oluşturdu. Ayakkabılara gözü gibi baktığını ve manevi değeri olduğunu dile getiren Çamurcuoğlu, herkese satış yapmadığını söyleyerek, "Bazı ürünleri çok tanıdıklarıma veririm, fakat bazılarını kızıma bile giydirmemişimdir. Mesele satmak değil, ayakkabılarımla aşk yaşıyorum” dedi.
"Yaşım kadar esnafım"
Doğma büyüme esnaf olduklarını ifade eden İlyas Çamurcuoğlu, “Bolu'nun yerlisiyim. Küçükten beri esnafız. Babam terziydi, yani biz doğma büyüme esnafız. Sonradan işletme açan biri değiliz. 56 yaşındayım ve 6 yaşımdan beri ticaretteyim. Yaşım kadar esnafım diyebilirim” dedi.
"Gözümün tutmadığı birisine ayakkabı satmam"
Ayakkabı koleksiyonuna değer veren Çamurcuoğlu, gözünün tutmadığı birisine ayakkabı satmayacağını belirtti, "Elbette eşyaların maddi değeri vardır, fakat benim için manevi değeri daha önemlidir. Bunlar koleksiyon ürünler. Ayakkabıları 20-25 yılda biriktirdim. Herkes bana, 'Onu ne yapacaksın da saklıyorsun?' diyordu. Herkes benden ayakkabı alabilir, ama bu ayakkabıları taşıyabilecek insan olması benim için daha önemlidir. Benim ürünlerim biraz daha ekstrem, gündelik hayatta değil; daha çok düğünlerde, davetlerde, özel yemeklerde giyilecek elit ürünlerdir. Gözümü tutmadığım birine ayakkabı satmayı sevmem. Ayakkabıyı taşıyabilecek insan olması daha önemlidir, çünkü insanın üzerinde ne olursa olsun, asıl değer insandadır” diye konuştu.
“Ürünleri fuarlardan topladım”
Yaklaşık çeyrek asrı bulan ayakkabı koleksiyonunu fuarlardan topladığını söyleyen İlyas Çamurcuoğlu, “Bu ürünleri zamanla belirleyip dış fuarlardan topladım. Türkiye içindeki fuarlardan da aldıklarım var, fakat sanatsal açıdan daha değerli ürünler genelde dış fuarlardan geliyor. Koleksiyonumun ortalama yaşı çeyrek asrı buluyor. Bu yıl itibariyle tam 25 yıl dolacak” ifadelerini kullandı.
"Kızıma bile giydirmemişimdir"
Ürünlerinin tek adet olduğunu belirten Çamurcuoğlu, bazı ayakkabıları kızına bile giydirmediğini ifade ederek, “Mesela elimde bir tay derisi orijinal kovboy çizmesi var. Bu çizme Amerika'dan gelmiştir. Tay derisi en pahalı deridir, kanguru derisinden sonra gelir. Kanguru derisini genelde futbolcular giyer, hafiftir. Tay derisinin işçiliği ise çok zordur ve bu yüzden fiyatı da yüksektir. Bu ürün bende bir tanedir, zaten fuar modelleri çoğu zaman tek olur. Bazı ürünleri çok tanıdıklarıma veririm, fakat bazılarını kızıma bile giydirmemişimdir. Mesele satmak değil, çünkü bir ürünü sattığımda, onun yerine yenisini bulmam artık mümkün değil. Koleksiyonumun özelliğinin kaybolmasından korkuyorum” dedi.
"Ayakkabılarımla aşk yaşıyorum"
Dükkanda bulunan her ayakkabının yerini ezbere bildiğini ve ayakkabılarıyla aşk yaşadığını söyleyen İlyas Çamurcuoğlu, “Ben ufak tefek boş bilgileri aklımda tutmam, daha önemli bilgileri tutarım. Mesela eşimin ya da kızımın telefon numarasını bilmem. Standımda hangi ürün hangi köşede, hangi numarada onu bilmek benim için daha önemli. Ayakkabılarımla aşk yaşıyorum. Ayakkabı merakı olan bir insanın karakteri sağlam olur. Ayakkabı özel bir durumdur. Birinin ne giydiğine, hangi giyim tarzına uygun olduğuna bakarım. Hangi takım elbiseye hangi ayakkabı gider, hangi monta hangisi yakışır, bu konuda yaşım ve tecrübemle sahibim” diye konuştu.
"Manevi değeri benim için büyük"
Koleksiyon ayakkabılarının manevi değerinin olduğunu ifade eden Çamurcuoğlu, "İtalya'dan gelen anakonda derisinden çizmem var. Amerika'dan gelen kovboy çizmem var. Bunlar kesinlikle satılık değil, tamamen görsel ama manevi değeri benim için büyük. Bunlar benimle ölmek zorunda. Bunların parasal değeri yok. Tamamen ruhi duygusal değeri var” ifadelerini kullandı.
“Ortopedi doktorlarına gitmek zorunda kalıyor”
Yanlış ayakkabı kullanımının olduğunu belirten Çamurcuoğlu, “Spor ayakkabılar sadece spor yaparken giyilir, bilimsel gerçek budur. Ama şu an sıfır yaşındaki bebeklere bile spor ayakkabı alıyorlar. Çünkü yumuşak olduğu düşünülüyor, fakat bu yanlış. Çocukların kemik yapısı henüz süt kıvamındadır ve yumuşak ayakkabılar bu yapıyı bozar. Bunun sonucunda insanlar 40-45 yaşından sonra ortopedi doktorlarına gitmek zorunda kalıyor. Bu, tamamen hatalı ayakkabı tercihinden kaynaklanıyor” ifadelerine yer verdi.