Bolu Ülkü Ocakları Başkanı İsmail Akgül, 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü kutlayan bir mesaj yayımladı.
3 Mayıs 1944’te Ankara’da yaşanan olaylar sonucu, Başta Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Osman Yüksel Serdengeçti gibi isimlerin işkencelerden geçirildiği ve Irkçılık Turancılık davasıyla suçlanmaya çalışıldığı ve Türkçü Üniversite Gençliği’nin sindirilmeye çalışıldığı bu olaylar sonraki yıllarda, Milliyetçi Camia tarafından, 3 Mayıs Türkçülük Günü olarak kutlanmaya başlandı.
İŞTE AKGÜL’ÜN TÜRKÇÜLÜK GÜNÜ MESAJI;
‘İnancını ve ilhamını yalnızca büyük Türk milletinden alan milliyetçilerin, cesur ve kararlı bir şekilde, millet varlığıyla bağdaşmayan ideolojilere ve mensuplarına karşı gerçekleştirmiş oldukları direnişin aziz hatıralarını bir kez daha yâd ediyoruz.
3 Mayıs 1944 olaylarıyla cereyan eden ve haklı olarak milliyetçiliğin siyasallaşma yolunda sönmeyecek bir ışık yakan bu mücadelelerin hepimiz tarafından iyi anlaşılması ve idrak edilmesi bugünkü şartlarlarda daha da önem kazanmıştır.
Sahip oldukları vatan ve millet sevgisini, şartlar ne kadar ağır, tehlike ne kadar yakın olursa olsun savunan ve kutlu bir miras olarak bizlere ulaştıran kahramanların haklarını ödememiz elbette ki kolay değildir.
Göz altılarla sinmeyen, işkence ve zulümlerle pes etmeyen, tabutluklardaki karanlığa inançlarıyla ışık saçan muhterem yüksek şahsiyetlerin fikriyatımız için değerleri çok büyüktür.
Dönemin siyasal ve sosyal yapısının elverişsizliğine takılmadan, iktidar gücünün tehditlerine aldırmadan, baskılara kulak asmadan girişilen milliyetçi mücadelenin ne denli yüksek bir şuur ve erdem içerdiğini bugün daha iyi anlamlandırmak mümkündür.
Geride kalan 76 yıllık süreye rağmen hatıraları dimdik ayakta duran 3 Mayıs’ın, Türklük ruhunun ve milliyetçilik şuurunun yerleşmesinde ve gelişmesindeki yeri ve önemi son derece büyüktür.
Yüreklerindeki vatan aşkıyla, gönüllerindeki tek millet idealiyle, şuurlarındaki Türk milli kimliğiyle karşılarındaki bütün engelleri aşan, irfan ve hamiyet sahibi milli şahsiyetlerin örnek olacak inanç ve azimleri bugün bizim de yolumuzu aydınlatan en temel manevi dayanaklarımız arasındadır.
Başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey olmak üzere, Hüseyin Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu, Cebbar Şenel, Hasan Ferit Cansever, Nurullah Barıman, Mustafa Zeki Sofuoğlu, Fazıl Hisarcıklı, Hüseyin Namık Orkun, Saim Bayrak, İsmet Rasim Tümtürk, Cihat Savaşfer, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan, Yusuf Kadıgil, Hikmet Tanyu, Hamza Sadi Özbek, Orhan Şaik Gökyay, Cemal Oğuz Öcal, Said Bilgiç, Mehmet Külâhlıoğlu ve Osman Yüksel Serdengeçti Beyler gibi milliyetçiliğin abide isimleri, varlığına ve birliğine inandıkları Türk milletinin hak ettiği seviyeye gelmesi konusunda muazzam bir gayret göstermişlerdir.
Onlar, Türk milli kimliğinin yalnızca onur ve saadete değil, aynı zamanda kudret ve yükselişe de kaynaklık ettiğinin farkındaydılar. Bu haliyle milliyetçilik; milletimizi içine düştüğü geri kalmışlık tuzağından ve cepheleşme sarmalından çıkarmayı ve gelişmiş toplumların önüne geçirmeyi daha o günlerde benimsemiş ve bu hedef daha sonraki dönemlerde siyaset zeminine yansımıştır.
Türk milliyetçileri, geçmişten aldığı güç ve vazgeçmeyecekleri ilkeleriyle, milletimizin onayı ve rızası olmadan yapılacak her türlü gayri meşru tertibe ve müdahaleye dün olduğu gibi bugün de ve yarın da karşı durmaya devam edeceklerdir.
Bu vesileyle, 3 Mayıs 1944’ün yıl dönümünde, onurlu mücadeleleriyle Türk milletine gönül vererek yolumuzu aydınlatan bütün milliyetçi kahramanları rahmet, minnet hislerimle anıyor; hayatta olanlara sağlık ve esenlik içinde ömürler geçirmelerini diliyorum.’