Beka sorunu nedir?
Son zamanlarda sık sık telaffuz edilen, dilden düşürülmeyen beka sorun sözcüğünü biraz açalım ve etraflıca yorumlayalım istedim.
Beka Arapça bir kelime olup, “Kalıcı varlık, var olmak, ölmezlik ve sonu bulunmamak” anlamına gelmektedir.
Bu kelime İslam âleminde her ne kadar farklı yomlarda kullanılıyor olsa da Türk kültüründe “Devlet, Edep, Müddet” velhasıl sonsuz olan devlet demektir.
Son günlerde halk arasında, Beka kelimesini ilk olarak telaffuz eden Devlet Bahçelinin özel kaygısı olarak yorumlamakta olup koltuğunun kaybolması korkusu, devamının yok olma tasası olarak yorumlamaktadır.
Daha sonrada Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuzda telaffuz etmesiyle devamlılık kazanmıştır.
Türkiye de Beka sorunun 1900 ile 1923 yılları arasında ortaya çıktığı, devletimizin bu tehlikeyle karşı karşıya kaldıktan sonra halkımızın esir düşerek esaret halinde acı günler yaşamasına ramak kalmak üzereydi.
Ne var ki bu tehlike Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm yabancıları ülkemizden kovup onları denize dökmesiyle ortadan kalkmıştır.
Beka sorununun sebebi Devletin fikir ve anlayış ortamının belirsizliğinden kaynaklanmasıyla başlar.
Beka sorunu bir ülkede “nasıl çıkar, nasıl baş gösterir” dersek;
Bunlar Ülke yönetimin yanlış ve hatalarla yönetilmesi, Ülkenin tüm öz varlıklarının elden çıkartılması, enflasyonun yüzde onun altından yüzde altmışlara çıkması, işsizliğin ve geçim zorluluğunu hat safhalara çıkması, iç huzurun kaçmasıyla iç savaşların baş göstermesi, hakkın hukukun tamamen ortadan kalkması gibi olumsuzlukların yaşanmaya başlamasıyla çıkar!
Ayrıca ekonominin yanlış yönetilmesi, Tarımın tamamen ortadan kaldırılması, 2002 yılında dolar 1,60 tl iken şimdilerde 5,50 tl ye çıkmasıyla beka tehlikesi davet edilmiş olunur!
Yanlış yönetim dediğimizde yine aklımıza gelen bir tanesi terör eylemleri ve terörle yapılan yanlış mücadeleler ve anlaşmalardır!
Örneğin koskoca Türkiye Cumhuriyeti hâkim ve savcılarını Habur ‘a getirip orada mahkeme kurarak eli kanlı teröristleri zoraki akladığınızda bu ülkede bir gün beka sorunu yaşanacağını biliyor olmalıydınız.
Hiçbir devlet terör örgütüyle masaya oturmamalıdır ve oturmamıştır….(” Bizden başka “ tabi ki! )
Toparlayacak olursak hükümetin ve tüm yetkililerin geleceklerini ve gelecek nesillerini (“evlatları ve torunlarını”) düşünmeleri, onların veballerinin kendi üzerlerinde olduğunu hiç akıllarından çıkamamaları en vicdani kararları olacaktır.