Hak-İş’in düzenlediği, ‘5. Uluslararası Kadın Emeği Buluşması'nda okuduğu mektupla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağlatan taşeron işçisi 46 yaşındaki iki çocuk annesi Hacer Güngör, “Cumhurbaşkanımızın gözyaşlarını görünce bende çok duygulandım. Bende ağlamak istedim. Ama metnimin devamını tamamlayamayacağımı ve üzerimde bir sorumluluğum olduğunu hissettim. İşçi kardeşlerimin iletmem gereken sorunları vardı. Orada ben kendimi değil çok sıkıntı yaşayan arkadaşlarımı temsil ettim” dedi.
İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi’nde 2009 yılında taşeron işçi olarak göreve başlayan ve veri hazırlama bölümünde çalışan Hacer Güngör evli ve iki çocuk annesi. Ailesiyle birlikte Bolu’nun Sümer Mahallesi’nde yaşayan Hacer Güngör, "Allah'ım Cumhurbaşkanımıza hayırlı, uzun ömür ver. Hizmetlerini tamamlamasını nasip et. Ülkemizin, insanlığın ve İslam aleminin ona ihtiyacı var. Şayet buna ömrü vefa etmeyecekse ve benim ömrüm var ise Rabbim lütfen benim ömrümü ona ver. Ömrüm size annenizin ak sütü gibi helal olsun" sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ağlattı. “Mevsimlik ve taşeron işçilerin sıkıntılarını dile getirdim” Hacer Güngör, “2 yıl önce Cumhurbaşkanımız küçük bir rahatsızlık geçirmişti. O dönemde basında çok çirkin şeyler yer almıştı. Orada da söylediğim gibi simsarlar ve leş kargaları ortaya senaryolar yazmışlardı. Ben bundan çok etkilenmiştim. Bende oturarak bir bir mektup yazmıştım. Ulaşıp ulaşmadığını bilmiyordum. Cumhurbaşkanımıza inanılmaz bir güvenim var. Kendisine güveniyorum. İnsanlığa ve İslam alemine hizmet ettiğini inanarak bir mektup yazdım. O mektubu yazmamdaki amacım, kendisini seven ve onun için ömrünü veren annelerin olduğunu ifade etmek istedim. Böyle bir fırsat olunca işçi kardeşlerimizin de sorunlarını dile getirmek istedim” diye konuştu. Taşeron ve mevsimlik işçilerin sorunlarını dile getirdiğini ifade eden Güngör, “Taşeron ve mevsimlik işçilerin sorunları vardı. 2014 yılının 9. ayında bir toplu iş sözleşme hakkı verildi. Ancak bazı eksikliklerden dolayı toplu iş sözleşmeleri yapamıyorduk. Çıkması gereken genelgeler vardı. Bu bizim için çok önemli. Verilen hakkın devamında da düzenlemeler yapılması gerekiyor. İnanıyorum bu görüşmeden sonra her şey yerine oturacak. Cumhurbaşkanımızın yanında Süleyman Soylu Bey’de vardı. Cumhurbaşkanımız kendisine gereken çalışmaların yapılması yönünde talimatı verdi. Bu da beni çok onura etti. Önümüzdeki günlerde nelerin çözülüp çözülmeyeceğine bakacağız. Konuşmama sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımız onurlandığını gururlandığını söyledi. Bizler zaten her zaman kendisiyle gurur duyuyoruz. Teşekkürlerini ifade etti” ifadelerini kullandı. Hacer Güngör, “2 yıl önce Cumhurbaşkanımıza hastalığında bir şey olacakmış ve meydana bazı kişilere kalacakmış gibi bir durum ortaya çıkardılar. Bende bu durumdan çok etkilendim. Cumhurbaşkanımıza inanılmaz bir güvenim var. Kendisine güveniyorum. İnsanlığa ve İslam alemine hizmet ettiğini inanarak bir mektup yazdım. O mektubu yazmamdaki amacım, kendisini seven ve onun için ömrünü veren annelerin olduğunu ifade etmek istedim. “Cumhurbaşkanımızı ağlarken görünce bende ağlamak istedim” Hacer Güngör sözlerine şöyle devam etti; “Cumhurbaşkanımızın gözyaşlarını görünce bende çok duygulandım. Bende ağlamak istedim. Ama metnimin devamını tamamlayamayacağımı ve üzerimde bir sorumluluğum olduğunu hissettim. İşçi kardeşlerimin iletmem gereken sorunları vardı. Çünkü bayanlar ağlayınca kendilerini biraz daha zor toparlarlar. Sorunlarımızın tamamını iletmek için kendimi tuttum. Ama sonunda da güldürmeyi başardım. Kadro istediğimizde de kendisi güldü. Ben her şeyin güzel olacağına inanıyorum. Ben 2009 yılında kadro istediğimde yıllık izinlerimizi bile kullanamıyorduk. Şu anda 4857’ye tabi kadrolu işçilerin haklarından bizlerde yararlanabiliyoruz. Bunlar gerçekten güzel gelişmeler. Daha iyi noktalara da gideceğimize inanıyorum.” “Ben orada işçi kardeşlerimi temsil ettim” Konuşmasında sıkıntı yaşayan taşeron ve mevsimlik işçilerin sıkıntılarını dile getirdiğini belirten Güngör, “Eşim çalıştığı için çok sıkıntı yaşıyorum dersem yalan söylemiş olurum. Orada ben kendimi temsil etmedim. Çok sıkıntı yaşayan arkadaşlarımı temsil ettim. Asgari ücrete gelen 300 TL zam insanların yüzünü biraz da olsun güldürdü. Buradaki amacımız toplu iş sözleşmeleriyle maaşlarımıza katkılar olursa, aynı işyerinde çalıştığımız işlerle maaş farkları azalırsa daha iyi olacaktır” dedi.