FETÖ duruşmasında ilginçlikler yaşanıyor

FETÖ duruşmasında ilginçlikler yaşanıyor
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş
15 Temmuz darbe kalkışmasında Bolu 2. Komando Tugay Komutan Vekili olarak görev yapan Albay Cahit Tirindaz, Bolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde tam 3 saat tanık sıfatıyla ifade verdi. Albay Tirindaz, 15 Temmuz gecesi neden birliklerinin başında durmak yerine Jandarma Komutanlığı’nda olduğu sorusuna “Tuğgeneral İsmail Güneşer bana emre uymadığı takdirde Albay Türker Yılmaz’ın gerekirse derdest edilebileceğini söyledi. Ben de oraya gidersem derdest edilebileceğimi düşündüm. O zamana birliklerimi zapt-u rapt altında tutamam düşüncesiyle gitmedim” şeklinde cevap verdi. Duruşmanın öğleden sonra devam eden kısmında dinlenen Albay Aziz Çetinkaya kendisinin de derdest edilme korkusu yaşadığını belirtirken, gündemi Bolu eski İl Emniyet Müdürü Mustafa Kızılkaya belirledi. Kızılkaya ifadesinde 15 Temmuz akşamı Vali Aydın Baruş’un kendisinin bile bilmediği bir adreste olayları gözlemlediğini söylerken, askerlerin şehre inmesi durumunda elindeki kuvvetle direnebileceklerini ancak askerlerin amaçlarına ulaşabileceklerini açıkladı. Haber: Ebru EYVAZOĞLU- Hakan AYDIN Bolu'da, FTÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, ‘anayasayı ihlal’ ve ‘terör örgütüne üye olmak’ suçlarından 3'ü tutuklu 10 eski askeri personelin ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi. Bolu Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar katılırken, Bolu 2. Komando Tugay Komutan Vekili Albay Cahit Tirindaz tam 3 saat tanık sıfatıyla ifade verdi. DERDEST EDİLEBİLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM 12 Temmuz’da görevi devraldıktan sonra 15 Temmuz’da darbe kalkışması ile karşılaştığını söyleyen Tirindaz, olay gecesi Garnizon Komutanı Türker Yılmaz ve Albay Aziz Çetinkaya ile 1 buçuk saatlik bir görüşmenin ardından Tugay’a gittiğini belirtti. Neden birliklerinin başında durmadığı sorusuna ise “Tuğgeneral İsmail Güneşer bana emre uymadığı takdirde Albay Türker Yılmaz’ın gerekirse derdest edilebileceğini söyledi. Ben de oraya gidersem derdest edilebileceğimi düşündüm. Birliklerimi zapt-u rapt altında tutamam düşüncesiyle gitmedim” şeklinde cevap verdi. “GÜNEŞER ‘HAZIRLIKLARA BAŞLAYIN!’ EMRİ VERDİ” Bolu 2. Komando Tugay Komutan Vekili Albay Cahit Tirindaz ifadesinde “Ben 11 Temmuz’da göreve geldim ve 12 Temmuz’da da görevimi devraldım. 15 Temmuz gecesi de ailemle dışarıda yemek yerken sıkıntılı durumlar olduğunu farkettim. Basında da görünce hemen Garnizon Komutanı Albay Türker Yılmaz’ı aradım. Ailemi bırakıp, üniformalarımı giydikten sonra yoldayken Tugay Komutanı Tuğgeneral İsmail Güneşer beni arayarak, ‘Sıkıyönetim ilan edildiğini, kendisinin de sıkıyönetim komutanı olduğunu, kendisinin geleceğini, hemen hazırlıklara başlamamız gerektiğini’ söyledi.  Ben hazırlıktan kasıt olarak birliklerin toplanması olarak düşündüm. Kurmay Başkanı Yarbay Veli Ceylan’a Tugay’a geçmesini söyledim. Ben de 23.30 gibi Jandarma Komutanlığı’na gittim” “CAHİT BU NE? DİYEREK KAĞIDI ÖNÜME FIRLATTI” Jandarma Komutanlığı’nda doğruca Albay Türker Yılmaz’ın yanına gittiğini belirten Albay Tirindaz, “Gittiğimde Jandarma Alay Komutanı Albay Türker Yılmaz önüme bir kağıt fırlatıp “Cahit bu ne?” diye sordu. Kağıtta sıkıyönetim direktifleri yazıyordu. Altında da Yurtta Sulh Konseyi yazıyordu. Biz bir anlam veremedik. Yaptığımız istişare ile de bunun kanunsuz bir emir olduğuna, uygulanamayacağına karar verdik. Albay Aziz Çetinkaya, Albay Türker Yılmaz ve ben vardık odada. 1,5 saat kadar orda kaldıktan sonra ben birliğime geri döndüm” dedi. NEDEN 1 BUÇUK SAAT BEKLENDİ? Mahkeme Başkanı neden 1 buçuk saat boyunca istişare toplantısı yaptıklarını sorarak, “Sıradan bir insana da darbe yapılacak deseniz onun kanunsuz bir emir olduğunu anlar. Bunun için 1 buçuk saat muhabbet etmeye gerek yok. Siz ne konuştunuz?” diye sordu. Tirindaz olayım mahiyetini öğrenmeye çalıştıklarını vurgulayarak, “Biz Yurtta Sulh Konseyi nedir, necidir, Genel Kurmay Başkanlığının imzası yok diyerek tartıştık. Bu arada üstlerimize ulaşmaya çalıştık” şeklinde kendini savundu. “KOKTOD EMRİNİ BEN VERMEDİM” Tugay Komutanlığı’nda bulunan birliklere KOKTOD emrinin kendisi tarafından mı verilip verilmediğinin sorulması üzerine Tirindaz iddiaları reddederek, “Ben Yarbay Veli Ceylan’a birlikleri koktod düzenine geçir diye bir emir vermedim. Ancak birliğe gittiğimde koktod düzenine geçildiğini gördüm. Hatta Veli Ceylan’a mühimmat verilip verilmediğini sordum. Bilgim dışında mühimmat dağıtılmadığını söyledi” dedi. Mahkeme Başkanı 19 Temmuz’da verdiği ifadede koktod düzenine geçilmesi için kendisinin emir verdiğini söylediğini hatırlatarak, “Şimdi neden emri ben vermedim diyorsunuz? Aynı zamanda Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan yazıda da Veli Ceylan’a bunun için emir verdiğiniz yazıyor” diye sordu. Tirindaz, “Ben böyle bir emir vermedim. Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan yazıda da bu yönde bir emrim olduğunu belirtmek amacıyla değil, bizden valiliklerin bir talebi olması doğrultusunda reaksiyon süresini kısaltmak amacıyla koktod düzenine geçilebileceğini beyan ettim. Benim bu sözlerimden emri benim verdiğim anlamına ulaşılamaz. Ben birliğe geçtiğimde koktod düzenine geçildiğini gördüm. Ama ilgili yasa gereğince geçildiğini düşündüm. Bu yüzden benim emrim olmadı ancak neden geçildiğini de sormadım” dedi. “EMRE UYMAZSA ALAY KOMUTANINI DA DERDEST EDİN” Mahkeme Başkanı Cahit Tirindaz’a Güneşer ile telefon görüşmelerini sordu. Tirindaz, Tugay Komutanı Güneşer ile telefonda birkaç kez konuştuğunu söyleyerek, “Güneşer bana telefonda emre uyacağımızı söyledi. ‘Hazırlıklarınızı yapın, ben de geliyorum’ dedi. Daha sonra Veli Ceylan’ı arayıp sakin bir yere geçince kendisini yeniden aramamı istemiş. Ben de Alayın bahçesine inince aradım. Bana Albay Türker Yılmaz’ın yumuşadığını, emre uymayabileceğini, gerekirse onu derdest etmemizi söyledi. Aynı zamanda Aziz Çetinkaya’nın onun görev arkadaşı olduğunu, da ondan yana olabileceğini, onun görüş ve düşüncelerine de itibar etmememi istedi” dedi. “03.00’TE SIKIYÖNETİM İLAN EDİLECEKTİ” Gece saat 02.10 sıralarında Güneşer ile yeniden görüşme yaptığını belirten Tirindaz, “Güneşer asker ile polisi karşı karşıya getirmeyin emri verdi. Ben bunu emrin durdurulması olarak algıladım. Ancak 03.00 sıralarında ısrarla çıkılmasını istedi. Zamanın geldiğini belirtti. Zaman derken de gece 03.00’te ilan edilecek sıkıyönetim saatinden bahsetti. “VALİYİ GÖZALTINA ALMAK İÇİN MANGA KURULDUĞU BANA SÖYLENMEDİ” Tugayda mühimmat çıkarıldığı iddialarını da reddeden Tirindaz, “Ben Yarbay Veli Ceylan tarafından mühimmat çıkarıldığını sonradan öğrendim. Veli Ceylan’la 4-5 kez telefonda konuştum. Ancak bana böyle bir bilgi vermedi. Genelde hazırlıklarla ilgili görüşmelerde bulundum. Valinin gözaltına alınması için 9 kişilik bir manga teşkil edildiği bilgisini de vermedi” diye konuştu. “HALKIN TEPKİSİNE KARŞILIK SAAT 14.00’A KADAR BİRLİKLERİ DAĞITMADIM” Birliğin neden ertesi gün 14.00’a kadar dağılmadığının sorulması üzerine de Tirindaz, “Gece 03.00’te yemekhanelere gönderdik. Sabah 07.00 sıralarında kahvaltı saatleriydi. Kahvaltıdan sonra da birlikler dinlendi. Halkın bu süre içinde verebileceği tepkiyi, Bolu’nun yapısını bilmediğimden birliği içerde tuttum. Halkın protesto gösterileri vardı. Rütbelilere karşı da protestolar olabilir düşüncesiyle, onları güven içinde tutmak gerektiğini düşündüm. “DERDEST EDİLEBİLECEĞİM DÜŞÜNCESİYLE BİRLİĞE GİTMEDİM” Mahkeme Başkanı Tirindaz’a Albay Türker Yılmaz’ı yanında beklemesine karşılık neden gece saat 03.00’e kadar birliğine gitmediğini sorması üzerine, “Ben de oraya gidersem derdest edilebileceğimi düşündüm” şeklinde cevap verdi. Mahkeme Başkanının “Derdest edilmekten mi korktun?” şeklindeki sorusuna “Korku diye bir şey yok. Fakat derdest edilirsem birliğimi zapt-u rapt altından tutamazdım. Ben zaten birliğe yeni geldim. Kim kimle bağlantılı bilmiyordum. O gece birliğimin başında olmamama rağmen birliğin dışarı çıkmasını engelledim. Ama derdest edildiğim takdirde birliğimin başında olamadığım için, olayların önüne de geçemezdim” dedi. “TUGAY’A ARA KAPIDAN GEÇTİM” Tugay Komutanlığı’nda kaç giriş kapısı olduğu sorusuna yönelik olarak da “Toplam 5 kapı var. Ana nizamiye kapısının dışında bir de Jandarmanın ekmek ihtiyacını karşılamak için kullandığı mesafeyi kısaltan bir kapı var. Ben ana kapıdan çıktım ve Jandarma kapısından Tugay’a girdim. Diğer kapıyı kullansaydım Sanayi ışıklarından dönmem ve 10 dakika daha yolun uzaması demekti. Halkın tepkisini bilmediğim ve yolu kısaltmak için de ara kapıdan Tugay’a geçiş yaptım” dedi. “CERİDELERİN BİR KEZ DEĞİŞTİRİLDİĞİNDEN BİLGİM VAR” 15 Temmuz gecesi tutulan ceridelerin değiştirildiği iddialarına yönelik olarak ise “Ceride bilgisayar üzerinde tutulan faaliyetlerdir. Birlik içinde olan hareketleri gösterir. Semih Aktürk bana ertesi gün cerideleri getirip Veli Ceylan tarafından ceridelerin değiştirildiğini, rutin hareketlerin yazıldığını söyledi. Ben de bunu normal gördüm. Ama iki kez değiştirildiğini bilmiyordum. Kamera kayıtlarından bakıp ceridelerin gerçek saate uygun olarak yazılması talimatını verdim” dedi. 15 Temmuz’da yaşanan olağan dışı hareketlerin de ceridelerde yer alması gerekmez miydi?” Sorusuna Tirindaz, “Gerekirdi. Bunu kabul ediyorum. Ama bana Semih Aktürk tarafından 15 Temmuz gecesi gerçek şekilde cerideler tutulduktan sonra, sabaha içeriğinin değiştirildiği söylenmedi. Ben sadece 15 Temmuz kaydının tutulmadığını, rutin şekilde doldurulduğu emrini aldığını biliyorum. Sonra da benim emrimle Genel Kurmay Bakanlığı’na gönderildiğini kabul ediyorum” diye konuştu. “MHP VEYA BBP KÖKENLİ İSİMLERİ ARAŞTIRIN” İfadesi esnasında olay sırasında Hakkari’de bulunan Tugay Komutanı İsmail Güneşer ile telefon görüşmelerini tam olarak aktaramadığını belirten Albay Cahit Tirindaz, “Güneşer bana telefonda sıkıyönetim ilan edildiğini ve kendisinin de sıkıyönetim komutanı olduğunu söyleyerek ‘Hazırlıklara başlayın, ben de geliyorum’ dedi. Bunun yanı sıra Bolu Valisi ve Bolu Belediye Başkanının yerine görevlendirilecek isimleri araştırmamızı söyledi. Özellikle MHP ve BBP kökenli birinin olabileceğinin altını çizdi” dedi. “VALİ’Yİ TEKRAR ARAMA GEREĞİ DUYMADIM” Mahkeme Başkanı “Siz o akşam Tugay Komutan Vekilisiniz. Neden Valiyi arayıp bilgi vermediniz? Koktod düzenine geçilmiş, bunun Vali tarafından talep edilmesi gerekmez mi” şeklinde sorusuna “Garnizon Komutanı Albay Türker Yılmaz yanımda Vali beyle görüşmeler yaptığı için ben tekrar arama gereği duymadım. Türker Albayım zaten iletişime geçmişti, ancak görüşmelerinin içeriğini tam olarak bilmiyorum” dedi. Vali Bey daha sonra ‘Sizin Tugay’da bunu yapan tek bir kişi olamaz. Bu işe kalkışanları araştırın’ deyince de biz de sonrasında çalışma yaptık. Aynı zamanda İsmail Güneşer’in Hakkari’den yola çıkmakla darbeci grubun tarafında olduğunu gösterdiğini Türker Albay söyledi, ben de bu fikri destekledim” dedi. “BELKİ ÖMÜR BOYU HAPİS YATACAĞIM” Cahit Tirindaz’ın tam 3 saat süren ifadesinden sonra sanık avukatları ve sanık İsmail Güneşer de sorular yöneltti. İsmail Güneşer, Tirindaz’a çok sayıda soru soracağını söyleyerek, “Ben sıfır noktasındayım şu an. Kendimi aklamaya çalışıyorum. Biz hep dağda yaşadık. Hapiste isterlerse hapiste de yatacağız. Belki ömür boyu yatacağım. İsterseniz idam edin, ancak ben kendimi aklamak istiyorum. Bu yüzden sorularımı soracağım” dedi. İsmail Güneşer’in “Birliklerinizin başında durmadan nasıl kontrol ettiniz? Telefonla mı idare ettiniz” şeklinde sorusuna Tirindaz, “Siz nasıl telefonla idare ettiyseniz, ben de öyle idare ettim” dedi. Tirindaz’in ifadesinden sonra duruşmaya öğle arası verildi. 9’uncu duruşmanın öğleden sonra devam eden kısmında ise askeriyede ‘Tek Taş’ lakabıyla tanınan 2. Komando Tugay Komutanlığı eski Vekili Albay Aziz Çetinkaya dinledi. Çetinkaya ifadesinde şu ifadeleri kullandı; ‘GELİRSEN İYİ OLUR’ DEDİ 2. Komando Tugay Komutanlığı vekilliğini 12 Temmuz 2016’da devretmiştim ancak, tugayla ilişiğimi kesmemiştim. Daha önce verdiği ifadelerimi tekrarlıyorum. İstanbul’da bulunan akrabalarımın telefon açmasıyla televizyonumu açtım ve yaşanan gelişmeleri gördüm. Ardından Cahit Albayı aradım ve ne olduğunu sordum. Oda bana Güneşer’le görüştüğünü ve emirler aldığını söyleyerek tugaya geçtiğini belirtti. Bu sırada ‘Benlik bir şey var mı?’ diye sorunca, ‘Gelirsen iyi olur’ dedi. NİYE RESMİ ÜNİFORMA GİYDİNİZ? Mahkeme Başkanı Seyfi Han araya girerek ‘Görevi devretmenize rağmen neden resmi kıyafetle tugaya geçtiniz’ diye sorması üzerine ‘Birlikten ilişiğimi kesmediğim için resmi üniformamla gitmem gerekiyordu. Çünkü tugaya resmi araçla gidiyordum’ dedi. JANDARMA ALAY KOMUTANLIĞI’NA GEÇTİM Tugaya geçince Kurmay Başkanı Veli Ceylan’ı gördüm. ‘Ne oluyor?’ diye sordum. Oda bana emir aldığını, tugaya içtimaya topladığını söyledi. Emirleri kimden aldığını söyleyip söylemediğini hatırlamıyorum ama Sıkı Yönetim Direktiflerini bana uzattı. Ben de hızlıca okudum. Hareket emirlerinin personellerce yazıldığını görünce şaşırdım. İlginç geldi. Güneşer’i aradım. Güneşer bana gelen emirlerden bahsederek, Cahit Tirindaz ve Türker Yılmaz’a gerekli emirleri verdiğini ve gerekliliklerini yapacaklarını söyledi. Vali ve belediye başkanı görevlerinden alacaklarını ve yerlerine MHP-BBP kökenli isimlerin getirileceğini, uzun süreden beri Bolu’da personelci olarak görev yaptığım için benimde katkı verebileceğimi ve yardımcı olmamı istedi. 10-15 dakika tugayda kaldıktan sonra Jandarma Alay Komutanlığı’na geçtim. BİZE SAKARYA’DA BAĞLIYDI Türker Albay’ın yanına geçince, oda da bulunan 3-4 mesaj emri inceledik. Bu arada Cahit Albay, Güneşer’le telefon görüşmesi yaptı. Türker albayda kendi komutanlarına ulaşmaya çalışıyordu. Direktifleri ve eklerinde ki isim listelerini inceledik. Burada da dikkatimi Güneşer’in Bolu ve Düzce Sıkı Yönetim Komutanı ilan edilmesi oldu. Aslında bize Sakarya’da bağlıydı. Sonra saat 02.20 sularında Güneşer tekrar Cahit Albayı arayarak ‘Saat 02.20 oldu. Niye hala hazır değilsiniz. Neden dışarı çıkmadınız’ demiş. Sonra saat 03.00 gibi yaptığımız görüşmeler sonrası emirlerin uygulanmayacağına karar verdik. Saat 03.00 gibi Cahit Albay tugaya geçti. Ardından da ben geçtim. Güneşer’le bu süreçte sadece bir kez telefonda görüştüm. Ben jandarmadan ayrıldıktan ne kadar süre geçtikten sonra Valiliğe gittiğini bilmiyorum. Tugaya geçtiğimde askerin yemekhaneye gönderildiğini gördüm. Bizde Cahit Albay’ın odasına geçtik. Saat 05.00 gibi de eve geçtim. BUDA İDDİASINI ÇÜRÜTÜR Mahkeme başkanı Seyit Han’ın Güneşer’in daha önce verdiği ifade de ‘Çetinkaya’nın kalp rahatsızlığı nedeniyle sicilini bozdum. Buda generalliğe yükselmesine engel oldu. Bu nedenle benim aleyhimde ifade veriyor’ sözünü hatırlatması üzerine ise ‘Biz sicilimizi göremiyoruz. Güneşer’in bahsettiği kalp rahatsızlığım 2012 yılında ortaya çıktı. Ancak ben bu rahatsızlığımdan sonra muharip birlik olan tugayda görevlendirildim. Buda iddiasını çürütür.’ dedi. MEYHANEDE NE İŞİN VAR? Mahkeme Başkanı Han daha sonra tanık Çetinkaya’nın verdiği ifadeler sonrası ’15 Temmuz akşamı görevin yok üniformanı giyiyorsun, resmi arabayla tugaya giriyorsun, direktifleri okuyorsun. Sonrada sorduğum sorulara benim emir vermeye yetkim yoktu diyorsun. Bu da Adam meyhaneye gitmiş. Garson geliyor; onu içer misin? Hayır. Bunu içer misin? Hayır. Şunu içer misin? Hayır. Eee o zaman meyhanede ne işin var? derler.’ Diyerek çıkıştı. KENDİ ADIMA BÖYLE KAYGILAR YAŞADIM Tirindaz’ın tugaya ‘Derdest edilebilirim’ düşüncesiyle geçmediğini söyleyen Mahkeme Başkanı Han’ın sözleri üzerine, ‘Ben Cahit Albay’ın derdest edilebilirim korkusu yaşayarak tugaya geçmediğini yönelik her hangi bir şey hissetmedim. Ancak kendi adıma böyle kaygılar yaşadım. ASKERİ KOMUTA SİNSİLESİ İÇİNDE HESABI SORULUR Normal zamanlarda birliği Koktod düzenine geçmesi için tugay komutanı verir. O yoksa emri Tugay Komutan Vekili verebilir. Emir harici böyle bir düzene geçilirse, askeri komuta sinsilesi içinde bunun hesabı sorulur. Tutuklu sanık İsmail Güneşer’in daha önce verdiği ifadelerde kendisine tuzak kurduğunu söylediği Bolu İl Emniyet Müdürü Mustafa Kızılkaya ilk defa tanık olarak ifade verdi. Kızılkaya ifadesinde şunları söyledi; KALKIŞMA HAREKETİ GÖZLEMLENDİĞİNİ AKTARDIM Sayın mahkeme heyeti; yaşanan olayların üzerinden yaklaşık 8 aylık bir süre geçmiştir. Yaşadığım olayların saatlerini tam olarak hatırlamıyorum. Ancak sorulan sorularla birlikte hatırladıklarımı aktaracağım. İstanbul’da köprülerin kapatılmasından yarım saat önce Ankara’dan bir arkadaşım beni teefonla arayarak ‘Genel Kurmay kavşağında olağan dışı bir şeyler oluyor. Asker darbe mi yapıyor?’ diye sordu. Bu arkadaşımın dikkatine ve ön görüsüne güvenirim. Olayı somutlaştırmak için çevre iller olan Düzce, Eskişehir, Bilecik’i aradım. Kimsenin net bir bilgisi yoktu. Bunun üzerine telefonla Vali Aydın Baruş’u aradım. Net bilgi olamamakla birlikte askeriyede bir kalkışma hareketi gözlemlendiğini aktardım. Bilgi geldikçe, kendisini de bilgilendireceğimi söyledim. DEPOLARDAKİ SİLAHLARIMIZI ÇIKARTTIK Ardından emniyete geçerek, kendi kuvvetlerimi iki noktada toplamaya çalıştım. Depolardaki silahlarımızı çıkarttırarak, personele dağıttırdım. Bu arada da sivil personellerimi tugaya göndererek hareketlilik olup olmadığını öğrenmeye çalıştım. Buradan bana her hangi bir çıkış olmadığı, sadece birkaç sivil aracın giriş çıkış yaptığı iletildi. Ben bu araçları da istihbarat amaçlı çıkış yaptıklarını düşündüm. BENİM BİLMEDİĞİM BİR ADRESTE BEKLEDİ Vali Baruş’u tekrar aradım. Valimiz kendisinin Abant’ta olduğunu söyledi. Bende kendisinin jandarma bölgesinde durmasının güvenli olmadığını, kendisini almak üzere Abant’a geldiğimi söyledim. Silahlı personelimle birlikte 3 araçla Abant’a gittik ve Sayın Valimizi alarak Bolu’ya getirdik. O akşam Sayın Valimiz, iki koruma polisiyle birlikte şu anda dahi benim bilmediğim bir adreste olayları gözlemlemek amacıyla bekledi. TAVIRLARINI MERAK EDİYORDUK Vali beyi bilmediğimiz adreste biraz beklettikten sonra makama aldık. Sonra ben şehir merkezine geçtim. İzzet Baysal Caddesi’nde korumam ile Valiliğe dönerken Güneşer ikinci kez beni aradı. Valiliğe geçince durumu Valimize ilettim. Oda aramamı söyledi. Tavırlarını merak ediyorduk. Aradım ve sesi dışarı odadakilerin duyacağı şekilde açtım. Sonrada 16.07.2016 tarihinde tutanaklara geçen ‘Sıkı yönetim komutanı olarak emrediyorum; halkı evlerine gönder. Lojmanlara yaklaşanın beynini alırım’ gibi ifadeleri kullandı. Benim aramamdaki amaç ise askeri personelin durdukları pozisyonu anlamaya çalışmaktı. BİZ SADECE DİRENEBİLİRDİK Mahkeme Başkanı Han’ın ‘Teçhizat, personel ve araç bakımından düşündüğünde asker Vali beyi almaya gelse veya darbeye kalkışsa başarılı olur muydu? Emniyet bu durumda ne yapabilirdi?’ şeklindeki sorusu üzerine Kızılkaya, ‘Benim bu soruya net rakamlarla cevap vermem doğru olmaz.(Silah, personel sayısı anlamında) Ancak biz İl Emniyet Müdürlüğü olarak tugay sayısının her zaman altında olmuşuzdur. Bizim silah ve araç kapasitemiz bellidir. Biz o akşam tugay da zırhlı araç olup olmadığını öğrenmeye çalıştık. Onların durumu hakkında bir bilgimiz yoktu. Askeri yetkililerin darbe yanlısı olup olmadığını da bilmiyorduk. Bu belirsizlik en çk bizi sıkıntıya soktu. Personel ve teçhizat anlamında bizden üstündüler. Biz polisiye operasyonları biliyoruz. Ancak Bolu’da operasyonel bir birliğimiz yoktu. Karşımızda ise komando tugayı var. Ancak asker böyle bir kalkışmanın içerisine girerse, biz sadece direnebilirdik. 9 kişi de yeterli olurdu. ‘SIKI YÖNETİM KOMUTANIYIM’ SÖZÜNÜ HAYRETLE DUYDUM Sonrasında ise 2. Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli olmasına rağmen Şemdinli’de geçici görevde bulunan Albay Hacı Mehmet Ünlü yaşadıklarını aktardı. Ünlü’nün verdiği ifade de ise dikkat çeken kısım, Güneşer’in daha önce verdiği ‘Ben sıkı yönetim komutanı olduğunu söylediğimde araçla Bolu’ya geliyordum. Heyecanlı şekilde emirleri okuyordum. Kafam karışıktı. Dil sürçmesi olarak ağzımdan çıktı’ şeklindeki sözlerinin sorulması üzerine ‘Bahsedilen konuşmaya bende şahit oldum. Ancak bu konuşma 34. Hudut Komutanlığı’nın makam odasında gerçekleşti. Emniyet Müdürü Kızılkaya’ya halkla askerin karşı karşıya getirilmemesini söylerken, birden sinirlenmeye başladı ve ‘Sıkı Yönetim Komutanıyım’ sözünü hayretle duydum. Bu söz üzerine darbeci olabileceği ihtimali üzerine kendisinin hareketlerini takip etmeye başladım.  Ancak darbeyi desteklediğini gösteren bir hareketini daha sonrasın görmedim. TİRİNDAZ RESMEN DOĞRU SÖYLEMEDİ Tanık ifadelerinin tamamlanmasının ardından sanık avukatlarına son sözleri soruldu. İlk sözü alan Güneşer2in avukatı Erol Yılmaz Aras, “Bu gün 3 önemli tanık dinledik. Birinci tanık Albay Tirindaz resmen doğru söylemedi. İkinci tanık Albay Çetinkaya ise kısmen doğruları beyan etti. İl Emniyet Müdürü Kızılkaya’nın ise ne konuşulduysa onu aktardığını gördük. Bu 3 tanıkta müvekkilim Güneşer’in tutuklu kalmasına neden olmuşlardır. Ben sizde uygun görürseniz adli kontrol şartıyla veya serbest yargılanmasını istiyorum” dedi. EMRİ VEREN ŞAHIS SERBESTTİR Veli Ceylan’ın avukatı Mehmet Ali Çerkez ise son söz olarak, ‘Tugayın Koktod düzenine geçilmesinin erminin Cahit Tirindaz tarafından verildiği görülüyor. Bu emri müvekkilime veren şahıs serbesttir. Ancak emri uygulayan müvekkilim tutuklu. Bende sizin uygun görmeniz halinde adli kontrol şartı veya serbest yargılanmasını istiyorum” diye konuştu. NURİ KIYAK’TA O KADAR SUÇSUZDUR Nuri Kıyak’ın Avukatı Mehmet Özgür Türkcan ise, “İfadeler sonrası görüyoruz ki emri veren üstler ne kadar masumsa, emri uygulayan ne kadar astlar masumsa kendisine verilen emri uygulayan Nuri Kıyak’ta o kadar suçsuzdur. 8 aydır tutukludur ve ailesi mağdur durumdadır. Bende sizin uygun görmeniz halinde adli kontrol şartı veya serbest yargılanmasını istiyorum” dedi. KENDİMİ VİCDANEN AKLADIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM Avukatların ardından son sözü sorulan İsmail Güneşer, “Bu gün ki konuşmalar benim açımdan herşeyi açığa çıkardı. Ben ilk günden beri polis ile askerin, asker ile vatandaşın karşı karşıya gelmemesi için emirler verdiğimi söyledim. Bunu da bu gün dinlediğimiz tanıklar vasıtasıyla gördük. Kendimi bu gün itibariyle vicdanen akladığımı düşünüyorum. Taktir sizindir” dedi. BEYANLARINI KABUL ETMİYORUM Veli Ceylan ise, “Bu gün dinlenen iki albayın derdest edilmekle ilgili beyanlarını kabul etmiyorum. Bu albaylardan biri 4 yıl burada görev yapmış, biri de garnizon komutanı. Derdest edilecekleri korkusuyla birliğe gelmemişler. Ben 3 gündür tugaydayım ve altlarımla onları derdest edeceğim. Bunu kabul etmiyorum” şeklinde konuştu. BU ZIKKIM EMRİ BEN Mİ VERDİM? Son olarak Nuri Kıyak konuşurken, konuşmasında sitem etti. Kıyak yaptığı konuşmada, “Burada koca koca albaylar (KOKTOD düzeni emri ile ilgili olarak) 'bu emri ben vermedim' diyor. Bu zıkkım emri ben mi verdim? Ben aylardır çoluğumdan çocuğumdan ayrıyım. Beni bu duruma düşürenlere hakkımı helal etmiyorum. Emir alırım, aldığım emri uygulatırım. Emri veren dışarda, aldığım emri uygulayan astlarım dışarda. Ben bu olayın neresindeyim? Yüzbaşıyım ama kocaman Albay derdest edilmekten korktuğunu söyleyebiliyor. Yani bende böyle desem serbest kalabilir miyim?” diye konuştu. Mahkeme Başkanı Seyfi Han, ara karar için duruşmaya ara verdi. 10 dakika sonra salona geri dönen Mahkeme Başkanı Han, Güneşer, Ceylan ve Kıyak’ın tutukluluk hallerinin devamına ve 10’uncu duruşmanın 14 Nisan saat 09.30’da yapılacağını söyleyerek duruşmayı sonlandırdı.  
Reklam
Yorum yazın
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.