Yaz dönemi ile başlayan kuraklık, neredeyse tüm barajları olumsuz etkilerden, hem yaz aylarında hem de sonbaharda beklenen yağışlar gerçekleşmedi. Barajlardaki doluluk oranları giderek düşerken, önümüzdeki aylara ilişkin, hem tarımsal üretimde hem de içme ve kullanma suyu ihtiyacında tehlike sinyalleri veriliyor. Dünyada hızla yayılan Kovid-19 salgınının etkisiyle kişisel temizliğe önem verdiğimiz ve su sarfiyatının arttığı bu dönemde suyun tasarruflu kullanımı ise bir vatandaşlık görevi…
Haber: Aslı Akış
Yaşanan kuraklık ile beraber su kaynaklarının yetersizliği ve su kirliliği küresel bir sorun olarak karşımıza çıkmakta olup; ortaya çıkan bu durum, birçok ölüm ve salgını da beraberinde getirmekte. İçme suyunun karşılandığı Gölköy Barajı'nda yağışların mevsim normallerinin altında seyretmesi nedeniyle su seviyesi yüzde 22'ye geriledi. Kalan suyun 4 ay boyunca Bolu'nun ihtiyacını karşılayacak seviyede olduğu öğrenildi.
“Kuraklık var” diyoruz, konuşuyoruz ama bir şey de yapmıyoruz. Mesela her şehrin “Kuraklıkla Mücadele Planı” olmalı, su bitmeden tedbir alınmalı. Her şehir, kendi tedbirini alarak kuraklıkla mücadele adım atmalı ve vatandaşlar da israfı azaltmalı.
Dünya yüzeyinin %70’i su ile kaplı olmasına rağmen, içme suyu olarak kullanılabilecek tatlı su dünya rezervinin ne yazık ki %3’ü kadar. Üstelik tatlı su rezervleri de insan ve doğal afetler kaynaklı sebeplerle günden güne kirlenmekte. Su havzalarımızı korumak için endüstriyel olarak alınabilecek önlemlerin yanı sıra bireysel önlemler de büyük ehemmiyet arz etmekte.
Ülkemizde su kaynaklarımız belli; barajlar, göller ve yer altı suları. Dolayısıyla bu kaynaklarımıza sahip çıkmalıyız. Suyun bilinçli kullanılması ve israf edilmemesine ilişkin uyarıların yapıldığı bu günlerde unutulmamalı ki; su sadece insanlar için değil, yaşayan bütün canlılar için en önemli yaşam kaynaklarından biri…