İSTER dini bayram olsun, ister milli bayram olsun; tek ortak özellikleri insanları bir araya getirmek, birlikte olabilmelerine olanak sağlamak, birlikte nefes alabilmek, birlikte düşünebilmek ve birlikte milli manevi değerlerimize sahip çıkabilmektir. Özgürlük ve bağımsızlık bu ülkede yaşayan herkesin ortak değeridir.
Yukarıdaki cümleden batkımızda, 29 Ekim Cumhuriyet bayramımızın bu gün bu özelliklerde olabildiğini söylemek çok zordur. Keza daha önce kutladığımız iki dini bayramda da bu özellikleri göremedik. Her Ramazan bayramının arifesinde, ABD’nin şımarık çocuğu İsrail, Filistinli Müslümanlara saldırarak şov yapıyor. Dünyadaki bütün Müslümanlara gözdağı veriyor. “Bakın tam da sizin bayramınızda, size bayramı zehir ediyoruz” diyor.
Bu kez, emperyalist canavarlar, haçlı seferlerinde olduğu gibi yine bir araya gelip, tam da Cumhuriyet Bayramı öncesi, özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza bir saldırı düzenlediler. Bu saldırının tam da özgürlük ve bağımsızlığımızı temsilen kutladığımız Cumhuriyet Bayramımız öncesinde olması sizce de çok manidar değil mi?
Peki, bu kadar şımarıklığın cesaretini bunlar nereden alıyorlar dersiniz; hiç düşündünüz mü? 10 tane Büyükelçi’nin ülkemizdeki hukuk sistemi çerçevesinde yapılan bir yargılamaya müdahale etmesi sizinde zorunuza gitmiyor mu? Sizce de bu bir haçlı saldırısı değil mi? 10 Büyükelçi’nin bir araya gelip ülkemizde yargılanmış birisi hakkında söz söylemesi benim bayram coşkumu bitirdi ve bana gösterdi ki, tarihte okuduğumuz haçlı seferleri maalesef henüz bitmemiş ve bu gidişle de hiç bitecek gibi görünmüyor.
Aslında, Büyükelçilerin söylemlerinde kullandıkları Osman Kavala onlar için bir kukladan başka bir şey değil. Zira onların temel amacı, Osman Kavala falan değil, onlar bu şahıs üzerinden özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı tehdit ediyor ve bize, “Biz işte adamı böyle yaparız, sizin özgürlüğünüz ve bağımsızlığınız yok. Size bu bayramı yaptırmayız” diyorlar.
Peki, 10 Büyükelçi’nin bu saldırısı karşısında biz ne yaptık; koskoca bir hiç. İktidardaki Siyasi Partilerin Grup Toplantılarında birkaç kuru söz. Parti sözcülerinin twiter hesaplarından birkaç sözde kabadayılık yazıları vs vs.
Peki, muhalefet partileri ne yaptı? Onlar bu kadar da yapamadılar. Neredeyse Büyükelçileri alkışlayıp iktidarı bu noktadan nasıl yıpratırız gayreti içine girdiler. Oysa ben beklerdim ki, Mecliste grubu olan ve olmayan bütün siyasi parti liderleri bir araya gelsin, bir oda da toplansınlar ve bu konuyu masaya yatırıp biz nerede hata yaptık da bunlar bu cesareti aldılar diye tartışsınlar. Bu konuda hep bir ağızdan 10 Büyükelçi’nin ülkesine bir kesin uyarı versinler. “Hooop bakalım, siz ne yapmaya çalışıyorsunuz” desinler. Böyle olması gerekmez miydi?
Oysa Bayram gelmiş neyimize, kan damladı yüreğimize, çok yazıklar olsun, başka hiçbir şey demiyorum. Hadi şimdi gönül rahatlığı ile özgürlüğünüzü ve bağımsızlığınızı kutlayın bakalım.