Hamza Canbaş

Hamza Canbaş

Tüm yazıları

Hamza Canbaş yazdı

Hamza Canbaş yazdı
11 Şubat 2020
NE TRENMİŞ ARKADAŞ BU yazıyı yazmadan önce kurşungeçirmez yelek giydim, sonra da bilgisayarın başına oturup düşüncelerimi yazmaya başladım. Bence önce kendimize bazı soralar soralım. Yüksek Hızlı Tren Bolu’dan geçer mi? Yüksek Hızlı Tren Bolu’dan Geçsin mi? Yüksek Hızlı Tren Bolu’dan geçerse faydası mı olur zararı mı olur? Şimdi de kendimize sorduğumuz soruların cevabını verelim. Bana göre Yüksek Hızlı Tren Bolu’dan geçmez, ayrıca zaten geçmesin de? Çünkü bana göre faydasından çok zararı olacağına inanıyorum. Yüksek Hızlı Tren neden Bolu ve Düzce’den geçmez? Çünkü şu an mevcut karayollarındaki yolcuların yüzde 60’a yakını Ankara İstanbul arasındaki oto yolu kullanıyor. Bu yol devlet için ciddi anlamda gelir kapısı. Ayrıca yine bu yol ulaştırma sektörünün para kazanabildiği tek güzergâh. Zaten bu güne kadar ulaştırma sektöründe çalışan firmaların oluşturduğu lobiler gerek Demiryollarının, gerekse de hava yollarının kullanılmaması konusunda siyasilere hep baskı uyguladılar. Bir başka deyişler siyasiler ulaştırma firmalarının baskılarına hep boyun eğdiler. Aslında belki de 50 yıl öncesinden beri gayet düzenli bir şekilde bizim ülkemizin demiryolu kullanması gerekiyordu. Hem daha ekonomik, hem de daha güvenli. Özellikle nakliye konusunda demiryolunun, karayoluna göre pek çok avantajları var. Fakat yukarıda da değindiğim gibi lobiler demiryollarını bu ülkeye reva görmediler. 1990’lı yılların başında Turizm Bakanı Abdulkadir Ateş, trene olan rağbeti artırmak için çaba gösterse de lobiler sayesinde yine başarısız olundu. Ancak, son 15 yıldır, iktidardaki hükümetin, kan kaybını önlemek için ciddi olarak yöneldiği yatırımlardan biriside, pek çok yere havaalanı yapmak oldu. İzmir’den Mardin’e 50 TL’ye bilet bulunurken, vatandaş ne diye otobüs firmalarına 150-200 TL arasında ödeme yapsın değil mi? Ankara’dan Yunanistan’a arkadaşımın oğlu 2 TL ye gitti. İnanamadınız değil mi bir kez de yazı ile yazayım. (İki Türk Lirası) Hal böyle olunca da bazı eski ulaştırma firmaları sektörden çekilmek zorunda kaldı. Yine, Yüksek Hızlı Tren konusu, Bolu Platformunda da ele alındı. Oradan da şu anda net bir görüş ortaya çıkmasa da, pek çok kişinin endişesi doğal olarak çevreye ve tarım alanlarına verebileceği zarar tartışılıyor. Ancak en çok, uzun vadede nüfus yoğunluğunun artıracak olması endişe verici. Şu anda Bolu iki büyük kentin arasında bulunmaktadır. İstanbul’da insanlar her sabah 2 saat yol gidip iş yerlerine varabilmektedir. Düzce ya da Bolu’da ikamet ettiğinde belki de daha kısa sürede iş yerinde olacağından evinin İstanbul ya da Bolu da olması ona bir şey kaybettirmeyecek, bilakis kira, ulaşım gideri vs gibi pek çok giderden kurtulmuş olacaktır. Yani Bolu ve Düzce ikamet için tercih edilen iller arasında olacaktır. Peki, bunun bize bir zararı var mı? Elbette ki var. Tarım alanlarının yok olması demek geleceğimizin yok olması demektir. Artık pek çok ülke sanayiden çok tarıma yatırım yapmakta, tarım alanlarını çoğaltmakta ve olanları da korumaktadır. Bolu ve Düzce’de çok bereketli tarım alanlarımız bulunmaktadır. Sanayinin az olması nedeniyle de fazla göç almıyor. Yüksek Hızlı Tren sayesinde insanların Bolu ve Düzce’de ikamet etmeleri daha kolay olacaktır. Göç demek, yeni yeni binalar demektir. Ya ormanlar talan edilecek ya da tarım alanları imara açılıp geleceğimiz karartılacak. Buradan yerel siyasetçilerimize ve onları gaza getirmeye çalışanlara sesleniyorum, önceliğimiz her zaman tarım ve çevre olsun. Hamza Canbaş’a atış serbest, nasılsa çelik yeleğim var. Kulaklarım da kapalı.        

Yorum yazın

Yorum yazarak, yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan gazetemiz ve sitemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.