Bir davet vardı sözlerinde, aşka davet. ,vuslata davet.
‘Gel’ diyordu ‘gel’, ‘ne olursan ol yine gel, ister kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel’
Peki neydi aşk?
‘Bir muammadır’ dedi Mevlana AŞK, “kiminin vicdanına atılan taş, kiminin fakir gönlüne katılan aş, kiminin de gözünden akıtılan yaştır “AŞK”. Topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak. Aşk makamında “sus” la başlıyor tüm iç yanışlar. Yak bütün kelimeleri. Bir kelime kalsın avucunda. Onu da sımsıkı sar rüzgârlar savurmasın. Susmak olsun aşkın bir diğer ismi. Bil ki ne kadar suskunsan aşkın o denli güzel kalacaktır.
Yanmak var, yanmak var. Odun yanınca kül olur, insan yanınca kul olur ve Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters!
‘Ey Gönül’ dedi, Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var. Allah’a ulaşacak birçok yol var. ‘Ben Aşk’ı seçtim’ dedi Mevlana.
Canım bedenimde oldukça, kulum, köleyim, seçilmiş Muhammet’in yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bezmişim ben, o sözden de...
Ve Vuslat geldi çattı, 'Şebi -Arus' Düğün Gecesi şu sözler döküldü Allah aşkının vücut bulduğu Mevlana’dan, “öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma... Benim için ağlama, yazık, vah vah deme; Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır. Cenazemi gördüğün zaman firak, ayrılık deme. Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır. Beni toprağa verdikleri zaman, elveda elveda demeye kalkışma. Mezar, cennet topluluğunun perdesidir. Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret, güneşle aya gurubdan hiç ziyan gelir mi? Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf`u ne diye kuyuda feryad etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç, Zira senin Hayy u Hu`yun, mekansızlık aleminin fezasındadır”
Sevgi ve hoşgörünün babasını Vuslatının 742.yıl dönümünde saygı ile anıyoruz.