Türkiye’de suç oranlarının giderek küçük yaşlara inmesi, toplumu derinden etkileyen bir sorun haline gelmiştir.
Geçtiğimiz günlerde Polis memuru Şeyda YILMAZ kardeşimizin şehadeti ile sonuçlanan vahşi olay, bu sorunun ne denli ciddi boyutlara ulaştığını gözler önüne serdi.
Polis kardeşimizi şehit eden 19 yaşında bir gencin 26 ayrı suç kaydı ( uyuşturucu ve ticareti, uyuşturucu madde kullanmak, kasten yaralama, cinsel taciz, yağma, gasp, çocuğa cinsel istismar, motosiklet hırsızlığı, ruhsatsız silah, mala zarar verme ) olmasına rağmen hiç cezaevine girmemesi, hukukun ve adaletin ne denli sarsıldığını gösteriyor.
Bu durum, toplumda derin bir hayal kırıklığı ve adalete olan inancın zayıflamasına yol açıyor.
Bireylerin suç işleme cesaretinin artması, çete yapılanmalarının çoğalmasını da beraberinde getiriyor.
Suç oranlarının genç yaşlara inmesi, sadece bireysel sorunlar değil, aynı zamanda sosyal bir çöküşün habercisi.
Gençlerin suç dünyasına adım atması, bu durumu normalleştiriyor ve adalet sisteminin etkisizliği, daha fazla suçun işlenmesine zemin hazırlıyor.
Hukuksuzluk ve adaletsizlik duygusu, toplumsal huzursuzluğun kaynağını oluşturuyor.
İnsanlar, adaletin tecelli etmediğini düşündüklerinde, kendilerini koruma ihtiyacı hissediyorlar.
Bu, bireylerin kendi adalet arayışına yönelmelerine, dolayısıyla toplumsal yapının daha da bozulmasına neden oluyor.
Bu çarpık sistemin en acı yanlarından biri, vatandaşlarımızı korumakla görevli , devletin güvenlik güçlerinin bile hedef haline gelmesi.
19 yaşında bir gencin 26 ayrı suçtan kaydının olması ve hiç cezaevine girmemesi akıl alır gibi değil.
Ve bu durumda onlarca, yüzlerce gencimiz suç bataklığına çekilmekte.
Toplum olarak bu sorunlarla yüzleşmek, köklü değişiklikler yapmak zorundayız.
Eğitim sisteminin güçlendirilmesi, gençlere yönelik sosyal projelerin artması ve adalet sisteminin etkin bir şekilde işlemesi, bu sorunların çözümünde önemli adımlar olacaktır.
Ancak, tüm bunlar için öncelikle toplumsal bir bilinç oluşturmak ve adalet duygusunu yeniden canlandırmak gerekmektedir.
Adalet, bir toplumun temel taşlarından en önemlisidir.
Bu temelin sarsılması, sadece bireyleri değil, toplumu derin bir yaraya sürükler.
Kayıtlı suçlu sayısının artışı ve cezasızlık durumu, acilen ele alınmalı; adaletin, hukukun ve insan haklarının tesis edilmesi için çaba gösterilmelidir.
Aksi takdirde, karanlık bir gelecekle yüz yüze kalabiliriz.
Bu vesileyle şehit Şeyda YILMAZ kardeşimize Allah'tan rahmet,kederli yakınlarına sabırlar diliyorum.
Görevi başındaki tüm kolluk kuvvetlerine muvaffakiyetler diliyorum.
