Devlet BAHÇELİ: Türk Siyasetindeki Asil BOZKURT

Siyaset sahnesi çoğu zaman büyük kavgaların, sert polemiklerin ve meydan okumaların gölgesinde şekillenir. 

Ancak bazen, bir lider çıkar ve  tüm bu gürültüye rağmen, vakur duruşuyla tarihe yön verir. 

Devlet Bahçeli, işte tam da böyle bir liderdir.

Türk siyasi tarihinde onun kadar sessiz ama etkili bir güç nadiren görülmüştür.

 Ne popülizmin cazibesine kapılmış ne de iktidarın sıcak koltuğu için ilkeleriyle çelişmiştir. 

Öyle zamanlar olmuştur ki, Türkiye büyük bir belirsizlik içinde kıvranırken, bir tek cümlesiyle yönü belirlemiş, düğümü çözmüştür.

1999 seçimlerinde büyük bir başarı elde edip koalisyon ortağı olduğunda, ülkenin içinde bulunduğu zorlukları göğüsleyen isimlerden biri oldu. 

2001 ekonomik krizinde, hükümetin devamı için adımlar atmak yerine, milletin geleceğini önceleyerek erken seçim çağrısında bulundu. 

Kimileri bu hamlesini eleştirdi, kimileri ise takdir etti. 

Fakat o, yine bildiği yoldan şaşmadı. 

Ülkenin huzuru ve istikrarı için gerektiğinde geri çekilmeyi, gerektiğinde öne çıkmayı bildi.

2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anayasal bir kriz patlak verdiğinde, Meclis’e girerek demokratik sürecin işlemesine katkı sağladı. 

Bu, sadece bir siyasi hamle değil, demokrasiye duyduğu derin bağlılığın göstergesiydi.

15 Temmuz hain darbe girişiminde, ülke bir kez daha parçalanmanın eşiğindeyken, tereddütsüz şekilde hükümetin yanında durdu ve devletin bekasını her şeyin önüne koydu.

O gece Türkiye’de bir kez daha siyaset üstü bir lider olarak hafızalara kazındı.

Siyasi duruşu, ideolojik çizgisi ve milliyetçiliğe olan bağlılığı tartışılmaz.

Ancak onu farklı kılan, kriz anlarında gösterdiği basiret ve fedakarlıktır. 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş sürecinde de ülkenin istikrarını önceleyerek adım attı. 

Eleştirildi, yargılandı, ama yine de geri adım atmadı.

Çünkü Devlet Bahçeli, popüler olmak için değil, ülkesine hizmet etmek için siyaset yapan bir liderdir.

Bugün hâlâ Türk siyasetinin en önemli aktörlerinden biri olmayı sürdürmesinin nedeni işte tamda budur.

Ne makamlara hırsla tutunuyor ne de küçük hesaplar peşinde koşuyor.

Onun için mesele şahsi ikbal değil, Türkiye’nin geleceği olmaya devam ediyor.

Son dönemde yaşadığı sağlık sorunlarının ardından, hakkında kasıtlı olarak çıkarılan yalan haberler, siyasi etiğe ve insani değerlere yakışmayan bir seviyeye ulaşmıştır.

Ancak unutmamak gerekir ki, Devlet Bahçeli yalnız değildir! 

O, yıllardır bu ülkenin millî ve manevi değerlerine sahip çıkan, gerektiğinde susarak, gerektiğindeyse  gür sesiyle milletine rehberlik eden bir liderdir.

Bugün ona yönelik yapılan kara propagandalar, sadece onun değil, aynı zamanda bu davaya duyulan sevgiyi ve sadakati sınayan birer imtihandır.

Devlet Bahçeli'nin varlığı, Türk milletinin birlik ve beraberliğinin sarsılmaz bir teminatıdır. 

Bizler, onun dimdik ayakta duran iradesinin, vatan sevgisinin ve milletine duyduğu derin bağlılığın şahidiyiz.

Sağlığı üzerinden yapılan çirkin söylemlere rağmen, onun hâlâ devlet ve millet için çalıştığını görmek bizlere güven vermeye devam etmektedir.

Belki onu zaman zaman eleştirenler oldu, belki siyasetin doğası gereği karşıt görüşler gelişti. 

Ancak bir gerçek var ki, Devlet Bahçeli, Türkiye’nin kritik dönemeçlerinde hep istikrarın, devlet aklının ve sağduyunun temsilcisi oldu. 

O, Türk siyasetinin sessiz ama en güçlü liderlerinden biri olarak tarihteki yerini çoktan aldı.

Ve belki de en önemlisi, siyasetin geçici ama devletin kalıcı olduğunu en iyi bilen isimlerden biri olarak, milletin vicdanında her zaman özel bir yer edindi.

Bu vesileyle Bilge Liderimiz Sn.Dr. Devlet BAHÇELİ Beyefendiye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.