En güzel ramazan bereketi nedir ?

Bu Ramazan ben daha iyi bilirim” anlayışı değil, “Sen daha iyi bilirsin” inceliğine ihtiyacımız var...

Ramazan ayı, paylaşmanın, yardımlaşmanın ve dayanışmanın en güzel örneklerini sergilediğimiz, kalplerde iyiliği çoğalttığımız bir zaman dilimi, Ümmeti Muhammed'in ayıdır.

Sofralarımıza bereket, gönüllerimize huzur getiren bu mübarek ayda, ihtiyaç sahiplerine el uzatmak hepimizin vicdani bir sorumluluğudur.

Ancak yardımı gerçekten yerini bulacak şekilde yapmak, onun ruhuna en uygun haliyle sunmak da bir o kadar önemlidir.

Her yıl Ramazan ayında birçok kurum, dernek ve birey, gıda kolileri hazırlayarak muhtaç ailelere ulaştırıyor, bizlerde çeşitli zaman dilimlerinde bu organizasyonları gerçekleştirdik.

İçinde temel gıda malzemeleri olan bu koliler elbette ki  çok kıymetli.

Lakin asıl soru şu ;  Gerçekten her ihtiyacı karşılıyor mu? 

Veya daha da önemlisi, her insana aynı ihtiyacı dayatmak, yardımın ruhuna uygun mu?

Bir düşünelim…

Bir ailenin evi var ama mutfağında ocak, tüp veya elektrik yok. 

Onlara un, pirinç, makarna vermek, yemek yapamayacak birine tarif kitabı uzatmak gibi değil mi? 

Başka bir ailede hasta veya yaşlı bir birey var ve yumuşak, özel besinler tüketmesi gerekiyor ama koli hep aynı standart malzemelerden oluşuyor. 

Kimisinin önceliği bebek bezi, kimisinin fatura borcu, kimisinin ilaç masrafı… 

Ama biz, "Ben ne veriyorsam ihtiyacın da o olmalı" diyerek, onları aynı çerçeveye sıkıştırıyor olabilir miyiz? Gönül yapayım derken gönül kırıyor olabilirmiyiz? 

Yardım etmek; karşımızdakinin yerine kendimizi koyabilmek, gerçekten neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışmaktır.

Yardım etmek; sadece elimizden çıkanı değil, karşı tarafın neye muhtaç olduğunu hesaba katmaktır. 

Bir annenin çocuğuna sıcak bir çorba kaynatamamasının acısını, bir babanın elektriği kesik evde karanlıkta oturmanın mahcubiyetini anlamak, yardımın özüne inmektir.

İşte tam da bu yüzden, gıda kolisi yerine nakit yardımın önemi gün yüzüne çıkıyor.

 İnsanları belirli kalıplara sokmadan, onlara "Senin ihtiyacın budur" dayatması yapmadan, gerçekten kendileri için en doğru olanı seçme hakkı vermek…

 Onlara güvenmek, iradelerine saygı duymak ve Ramazan’ın bereketini bir zorunluluk değil, bir özgürlükle sunmak…

Ramazan, sadece oruçla değil, kalpleri yumuşatmak, ruhları arındırmak, birbirimizi anlamak ve hissetmekle de tamamlanır. 

Gerçek dayanışma, insanlara seçenek tanımak, onları “ben bilirim” anlayışıyla değil, “sen daha iyi bilirsin” inceliğiyle desteklemektir.

Bu Ramazan’da yardım ederken bir an olsun düşünelim: Biz gerçekten ihtiyaç sahipleri için mi, yoksa kendimizce belirlediğimiz bir çerçevenin içini doldurmak için mi yardım ediyoruz? 

Yardımın ruhuna en uygun olan, karşı tarafın ihtiyacını gözeterek, ona kendi hayatını şekillendirme hakkını tanıyarak yapılan yardımdır.

Belki de en güzel Ramazan bereketi budur…

Bu vesileyle mübarek Ramazan Ayınızı en içten dileklerimle kutluyorum.