MİKRO MİLLİYETÇİLİKLE ŞEHİR YÖNETİLMEZ

- Telegram
Bolu’da yıllardır tekrarlanan bir slogan var:
“Bolu’yu Bolulu yönetmeli.”
Kulağa hoş gelse de bu iddia ne şehrin sorunlarını çözer ne de geleceğine ışık tutar.
Çünkü mesele doğum yeri değil; şehre katılan değer, vizyon ve samimiyettir.
Tarih Dersini Unutmamak
Geçmişe baktığımızda tablo nettir:
- Gerede Çayı satılırken, başkan Geredeliydi. Sesini çıkaramadı.
- Akkayalar kiralanırken, karar vericiler Boluluydu.
- Gölcük ve Abant’ın kapıları bakanlığa devredilirken, yine Bolulular görevdeydi. Sessiz kaldılar.
- Sanayi sitesi yıllarca yapboza dönerken işin başındakiler Boluluydu.
- Çalışmadıkları için eleştirilen bazı milletvekilleri de Bolulu.
- Bugün en çok eleştirilen belediye başkanı Tanju Özcan da Bolulu.
Demek ki mesele Bolulu olup olmamak değil.
Asıl mesele: Bolu’yu sevmek, sahiplenmek ve cesaret gösterebilmek.
Kaybedilen Değerler
Bir kentin aidiyetini sadece doğum yerine hapsetmek, en tehlikeli bakış açılarından biridir. Çünkü Bolu’nun en önemli değerleri çoktan el değiştirmiştir:
- Abant Su
- Milli Park kapı girişleri
- Akkayalar
- Büyük Abant Oteli
- Koru Otel
- Kanatlı et sektörü
- Sarot (Taşkesti)
- Göynük arazileri
- Gerede Yaylaları
- Gerede Çayı’nın %96’sı...
Listeyi uzatmak mümkün. Peki “Bolu’yu Bolulu yönetmeli” diyenler bu tabloya ne kadar ses çıkarabildi?
Bolu’ya Değer Katanlar
Bolu’ya en büyük katkıları yapanlara bakalım:
- Arçelik sahipleri nereli?
- Gentaş sahipleri nereli?
- Zengin Döküm sahipleri nereli?
- 14 AVM sahipleri nereli?
- Highway sahipleri nereli?
- Filiz Makarna (Barilla) sahipleri nereli?
Doğdukları yer değil, Bolu’ya kattıkları değer onları önemli kıldı. On binlerce insana istihdam sağlayan bu abide şahsiyetlere teşekkür etmek gerekir.
Mikro Milliyetçilik: Kısır Döngüsü
Mikro milliyetçilik, şehirleri kendi içine kapatır; enerjisini üretime değil, aidiyet tartışmalarına harcar.
“Bizden olanlar” ve “olmayanlar” diye toplumun bölünmesi Bolu’ya da, Türkiye’ye de fayda getirmez.
Unutulmamalıdır ki dünyada şehirleri ileriye taşıyan yöneticilerin doğum yeri değil;
- Vizyonu,
- Adaleti,
- Liyakate verdiği önem,
- Küresel ölçekte değer üretebilme yeteneğidir.
Bolu’nun ihtiyacı, kapıları kapatan değil; dünyaya kapı açan bir anlayıştır.
Gerçek Soru
- Kim Bolu’yu gerçekten seviyor?
- Kim doğayı, kültürü, ekonomiyi koruyup büyütmek için çalışıyor?
- Kim kişisel çıkarını değil, kentin geleceğini düşünüyor?
Cevap basit
Mesele Bolulu olmak değildir.
Mesele, Bolu’yu sevmek, sahiplenmek ve değer katmaktır.
Çünkü mesele, nereli olduğun değil; neresi için mücadele ettiğindir.