MİKRO MİLLİYETÇİLİKLE ŞEHİR YÖNETİLMEZ

MİKRO MİLLİYETÇİLİKLE ŞEHİR YÖNETİLMEZ
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Bolu’da yıllardır tekrarlanan bir slogan var:
“Bolu’yu Bolulu yönetmeli.”

Kulağa hoş gelse de bu iddia ne şehrin sorunlarını çözer ne de geleceğine ışık tutar. 

Çünkü mesele doğum yeri değil; şehre katılan değer, vizyon ve samimiyettir.

Tarih Dersini Unutmamak

Geçmişe baktığımızda tablo nettir:

  • Gerede Çayı satılırken, başkan Geredeliydi. Sesini çıkaramadı.
  • Akkayalar kiralanırken, karar vericiler Boluluydu.
  • Gölcük ve Abant’ın kapıları bakanlığa devredilirken, yine Bolulular görevdeydi. Sessiz kaldılar.
  • Sanayi sitesi yıllarca yapboza dönerken işin başındakiler Boluluydu.
  • Çalışmadıkları için eleştirilen bazı milletvekilleri de Bolulu.
  • Bugün en çok eleştirilen belediye başkanı Tanju Özcan da Bolulu.

Demek ki mesele Bolulu olup olmamak değil.
Asıl mesele: Bolu’yu sevmek, sahiplenmek ve cesaret gösterebilmek.

Kaybedilen Değerler

Bir kentin aidiyetini sadece doğum yerine hapsetmek, en tehlikeli bakış açılarından biridir. Çünkü Bolu’nun en önemli değerleri çoktan el değiştirmiştir:

  • Abant Su
  • Milli Park kapı girişleri
  • Akkayalar
  • Büyük Abant Oteli
  • Koru Otel
  • Kanatlı et sektörü
  • Sarot (Taşkesti) 
  • Göynük arazileri
  • Gerede Yaylaları
  • Gerede Çayı’nın %96’sı...

Listeyi uzatmak mümkün. Peki “Bolu’yu Bolulu yönetmeli” diyenler bu tabloya ne kadar ses çıkarabildi?

Bolu’ya Değer Katanlar

Bolu’ya en büyük katkıları yapanlara bakalım:

  • Arçelik sahipleri nereli?
  • Gentaş sahipleri nereli?
  • Zengin Döküm sahipleri nereli?
  • 14 AVM sahipleri nereli?
  • Highway sahipleri nereli?
  • Filiz Makarna (Barilla) sahipleri nereli?

Doğdukları yer değil, Bolu’ya kattıkları değer onları önemli kıldı. On binlerce insana istihdam sağlayan bu abide şahsiyetlere teşekkür etmek gerekir.

Mikro Milliyetçilik: Kısır Döngüsü

Mikro milliyetçilik, şehirleri kendi içine kapatır; enerjisini üretime değil, aidiyet tartışmalarına harcar.
“Bizden olanlar” ve “olmayanlar” diye toplumun bölünmesi Bolu’ya da, Türkiye’ye de fayda getirmez.

Unutulmamalıdır ki dünyada şehirleri ileriye taşıyan yöneticilerin doğum yeri değil;

  • Vizyonu,
  • Adaleti,
  • Liyakate verdiği önem,
  • Küresel ölçekte değer üretebilme yeteneğidir.

Bolu’nun ihtiyacı, kapıları kapatan değil; dünyaya kapı açan bir anlayıştır.

Gerçek Soru

  • Kim Bolu’yu gerçekten seviyor?
  • Kim doğayı, kültürü, ekonomiyi koruyup büyütmek için çalışıyor?
  • Kim kişisel çıkarını değil, kentin geleceğini düşünüyor? 

Cevap basit

Mesele Bolulu olmak değildir.

Mesele, Bolu’yu sevmek, sahiplenmek ve değer katmaktır.

Çünkü mesele, nereli olduğun değil; neresi için mücadele ettiğindir.

 

 

 

 

 

Reklam
Yorum yazın
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Adem Evcil yazıları