Sokakların karanlığına düşmeyin

Bazı çağrılar kulağa cesur gelir, bazı sözler adaletin sesi gibi yankılanır. 

Ama her çağrının, her sesin ardında bir gerçek, bir niyet vardır. 

Sokakların karanlığı, içine girenleri kolay kolay bırakmaz. Bugün sizi çağıranlar, yarın yanınızda olmayabilir. 

Bugün “hak” diye yola çıktığınızda, yarın hakikatin yerini acı, pişmanlık ve kayıplar alabilir.

Tarihte defalarca gördük… Büyük sözlerle sokaklara dökülen insanların, en önde yürüyenlerin, en çok haykıranların arkasında kimse durmadı.

Gözyaşları döküldü, ağıtlar yakıldı ama onları sokağa çağıranlar çoktan yeni bir gündem yaratmıştı. 

Olan, sadece iyi niyetle yola çıkan insanlara oldu.

Sokağın bir kuralı yoktur.

Kimin dost, kimin düşman olduğu belli değildir. 

Kargaşanın içinde haklı da haksız da aynı muameleye maruz kalır. 

An gelir, kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya gelirsiniz. 

Oysa polis de bu ülkenin evladı, bu milletin bir parçasıdır. 

O da bir ailenin çocuğu, bir annenin gözbebeğidir. 

Ama provokasyonun gölgesi düştüğünde, ortada sadece karşıtlar kalır. 

Gerçek suçlular perdenin arkasında gülerken, sokaklarda birbirine düşenler kaybeder.

Duygularınızı sömürenlere dikkat edin.

Büyük idealler anlatan ama sizi tehlikenin içine sürükleyenlere karşı uyanık olun. 

Onlar, sözleriyle kışkırtır, ama sonuçlarına katlanmazlar.

 Siz, sevdiklerinizi düşünün. Annenizi, babanızı, çocuklarınızı... 

Bir anlık öfkeyle geri dönüşü olmayan bir yola girmeyin.

Hak aramak, ses yükseltmek elbette en doğal haktır. 

Ama bunun yolu sokakların bilinmez karanlığı olmamalıdır. 

Sesimizi duyurmanın, hakkımızı savunmanın başka yolları vardır. 

Öfkeyle değil, bilinçle hareket etmeliyiz. 

Çünkü kaybedilen bir hayatın, çekilen bir acının telafisi yoktur.

Sizler bu ülkenin güzel insanları çok kıymetlisiniz. 

Sevdikleriniz için, kendiniz için... 

Karar verirken bir kez daha düşünün. 

Düşünün ki, birilerinin kışkırttığı bir kaosun değil, kendi hayatınızın sahibi olun.