Hoşgelsin Türkiye'nin yeni vilayeti

- Telegram
KIBRIS (82)
MHP Genel Başkanı Sn Devlet Bahçeli’nin “KKTC Meclisi Türkiye’ye katılma kararı almalıdır” çağrısı, günü kurtaran bir siyasi çıkış değil; Türkiye’nin güvenliği, milli kimliği ve geleceği açısından tarihî bir uyarıdır. Kıbrıs artık sadece bir ada değil, vatanın güney cephesidir.
Kıbrıs, tarih boyunca Anadolu’nun güney kalkanı olmuştur.
Bugün orada Türk askeri bulunuyorsa, bu yalnızca Kıbrıs Türkleri için değil, Türkiye’nin varlığı için de gereklidir.
1974’teki Barış Harekâtı, sadece bir kurtarma değil, bir uyanıştı.
Ve bugün Devlet Bahçeli’nin sözleri, o uyanışın devamı niteliğindedir.
Kıbrıs’ı ayrı bir ada olarak değil, Anadolu’nun uzantısı olarak görmek, jeopolitik bir zorunluluktur.
Yarım asırdır süren müzakereler, Rum tarafının niyetini defalarca gösterdi.
Annan Planı’nda “evet” diyen Türk tarafına rağmen, AB Rumları tek başına üye yaptı.
Her fırsatta “eşitlik” vaat eden Batı, aslında Kıbrıs Türklerini yalnızlığa mahkûm etti.
Sn. Bahçeli’nin çağrısı bu aldatmacaya bir tepkidir.
“İki toplumlu federasyon” artık bir çözüm değil, bir oyalamadır.
Gerçek çözüm, Türkiye ile kader birliği yapmaktır.
Bugün Doğu Akdeniz, enerji ve deniz yetki alanları açısından yeni bir savaş sahnesi.
Yunanistan, İsrail, Fransa ve ABD; ortak tatbikatlar ve anlaşmalarla Türkiye’yi çevrelemeye çalışıyor.
Kıbrıs bu planların tam merkezinde.
Sn.Dr.Devlet Bahçeli'nin sözleri, bu çevreleme planına karşı stratejik bir uyarı niteliğinde:
“Eğer Kıbrıs düşerse, Türkiye’nin nefes borusu kesilir.”
- vilayet vurgusu, sembolik bir ifade olsa da arkasında bir güvenlik aklı vardır.
Türkiye’nin Mavi Vatan’daki varlığı, Kıbrıs’taki iradeye bağlıdır.
Bazı çevreler, “uluslararası hukuk izin vermez” diyerek bu çıkışı küçümsemeye çalışıyor.
Ancak dünya siyaseti, izinle değil iradeyle şekillenir.
Kosova’nın bağımsızlığı, Irak’ın bölünmesi, Suriye’nin fiili parçalanması...
Hepsi “uluslararası hukuk” varken yaşandı.
O hâlde Türk Milleti’nin kardeş topraklarıyla bütünleşme iradesi neden “yasadışı” olsun?
Devlet Beyin mesajı nettir:
“Egemenliğimizin sınırlarını başkaları değil, biz çizeriz.”
Kıbrıs Türkleri yarım asırdır ambargolar altında yaşıyor.
Türkiye’nin desteği olmasa, bugün Kıbrıs’ta ne özgürlük kalırdı ne de güvenlik.
Ekonomik, kültürel ve askeri bağlar zaten iç içe geçmiş durumda.
O hâlde neden bu kader birliği, siyasi bir birlikle taçlanmasın?
Bu öneri bir “ilhak” değil, bir kardeşlik sözleşmesidir.
Sn Devlet Bahçeli’nin çağrısı, bugünün manşeti değil, yarının tarihidir.
Belki hemen uygulanmayacak, belki diplomasi buna hazır değil;
ama bu sözler, Türkiye’nin beka bilincinin yeniden dirilişidir.
Kıbrıs sadece denizde bir ada değildir;
vatanın güney cephesidir.
Ve o cephe düşerse, yalnız Kıbrıs değil, Türkiye’nin kalbi de yara alır.
Bilge lider tıpkı geçmişte olduğu gibi bir kez daha tarihî bir hatırlatma yapmıştır:
“Beka, coğrafya kadar ciddidir. Kıbrıs’ı unutan, yarınını kaybeder.”
Kıbrıs Türk'tür, Kıbrıs Türkiye'nin bir parçasıdır ve ilelebet öyle kalacaktır.